Yetkin: Güvenli bölge konusunda ciddi pürüzler var

Yetkin: Güvenli bölge konusunda ciddi pürüzler var

Türkiye ile ABD arasında uzlaşmaya varıldığı belirtilen Rojava oluşturulacak güvenli bölgenin en kritik konusu ne kadarlık bir alanı kapsayacağı. Ancak taraflardan gelen uzlaşma açıklamasında bu konuda bilgi verilmedi. Güvenli bölgenin ne kadarlık bir alanı kapsayacağına yönelik belirsizlikler sürerken, bu konudaki görüşmelerin halen devam ettiği belirtiliyor. Uzlaşma varıldığı belirtilen bir diğer konusu ise Müşterek Harekât Merkezi’nin kurulması. Bu kapsamda ABD’den gelen askerî ekiple birlikte Urfa’da merkezin kurulması için altyapı çalışmaları sürüyor. Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar dün Urfa’da Harekât Merkezi’nin haftaya çalışmalarına başlayacağını duyurdu.

Gazeteci-yazar Murat Yetkin, “Akar’ın Suriye sınırı teftişi ABD’yi bir an önce PKK’ya karşı ortak harekâta zorluyor ama, ciddi pürüzler var” başlıklı yazısında güvenli bölgeye ilişkin son gelişmeleri aktarıyor.

Yetkin üzerinde anlaşılan konular arasında güvenli bölgede aktif YPG üyesinin kalmaması, ellerindeki ağır silahların toplanması ve bu durumun ortak Türk-Amerikan devriyelerince denetlenmesi olduğunu söylüyor. Bu kapsamda Müşterek Görev Gücü’nün ilk faaliyeti olarak Türk insansız hava araçlarının (İHA), ABD kontrolündeki Kuzey-Doğu Suriye hava sahasında göreve başladığının Milli Savunma Bakanlığı tarafından duyurulduğunu ifade ediyor.

Henüz belli olmayan konular arasında güvenli bölgenin derinliği olduğunu söyleyen Yetkin, şunları belirtiyor:

“Türkiye, daha önce ABD Başkanı Donald Trump’ın da 20 mil (yaklaşık 32 km) olarak telaffuz ettiği derinliği istiyor. Bunun nedeni, Türk sınırına paralel şekilde, Suriye’nin Halep şehrini, Irak’ın Musul şehrine bağlayan ve aslında PKK’nın Kandil ile (2018’deki Zeytin Dalı harekâtı ile ele geçirilmeden önce) Afrin ile ulaşım devamlılığını sağlayan M-4 karayolunun bu alan içinde kalması. Ankara, Suriye’nin kuzeyinde bir Kürt devleti kurulma potansiyelinde bu ulaşım hattının omurga işlevi göreceği kanısında. ABD ise 2014’ten bu yana kara operasyonlarında kullandığı YPG/PKK’nın talepleri üzerine Güvenli Bölge sınırı o karayolunun kuzeyinde tutmak istiyor. Keza nerelerde ortak devriye gezileceği, devriyelerin ne kadar sürede bir düzenleneceği, devriye süreleri ve oluşturulacak güvenli bölge içinde kalan köy ve kasabalardan Türkiye’ye kaçan Suriyeli mültecilerin kademeli olarak evlerine dönüşüne nasıl izin verileceği de henüz kesinleşmeyen konular arasında.”

Güvenli bölgenin derinliği konusunda halen sıkı pazarlıkların sürdüğüne dikkat çeken Yetkin, “İşte böyle bir aşamada, Amerikalı Korgeneral Twitty’nin Şanlıurfa’dan Genelkurmay’daki görüşmelere döndüğü gün, Savunma Bakanı Akar, Türk Silahlı Kuvvetleri komuta kademesiyle birlikte Suriye’de, aylardır yığınak yapan birlikleri teftişe gitti” diyor.

Akar’ın ziyaretinin bir amacının da ABD’ye “bir an önce ortak harekât” zorlaması yapmak olduğunu söyleyen Yetkin, “Erdoğan’ın ‘ABD olsa da olmasa da’ sözünün devamı olarak, birliklerin harbe hazırlığı, bir yandan Amerikalılarla ayrıntılar üzerinde konuşulduğu sırada sergilenmiş oluyordu. ABD’ye verilen bir mesaj da kendi içlerinde böyle bir harekâtın koordinasyonuna ne kadar hazır olduklarını sorgulamaktı” ifadelerini kullanıyor.

Yetkin şöyle devam ediyor:

“Bu işleyiş bir şekilde gerçekleşir, işlerse, bu iki temel etkene bağlı olacak. Siyasi planda, Erdoğan ile Trump’ın bu konuya ağırlıklarını koymuş olmaları. Stratejik planda ise, ortada S-400/F-35 krizi durmasına rağmen, ABD sisteminin ağırlığını PKK ile Suriye’deki taktik işbirliğine değil, Türkiye ile stratejik ilişkinin devamına koymuş olması. Neticede ABD açısından PKK’nın eski Suriye-Rusya ittifakına dönmesi, NATO üyesi Türkiye’nin Rusya ile daha sıkı işbirliği içine girmesi kadar önemli değil.

Özetle, sorun çok, durum kolay değil, Türkiye anlaşma olmazsa Suriye’ye gireceği işaretlerini artırdı, ama ilerleme sağlanan alanlar da mevcut. Önümüzdeki hafta bu süreçler bakımından hassas önemde olacak gibi görünüyor.”

Yazının tamamına buradan ulaşabilirsiniz