Sevkiyatlar ertelenmiş bir savaşın hazırlığı mı?

Sevkiyatlar ertelenmiş bir savaşın hazırlığı mı?

Araştırmacı-Yazar Hamide Yiğit, İdlib'de yaşanan sıcak gelişmeleri yazdı. Türkiye ve Rusya'nın son günlerde bölgeye yoğun biçimde askeri sevkıyat yapıldığını aktaran Yiğit, iki ülkenin İdlib'de karşı karşıya gelebileceğini ileri sürerek, sıcak günlerden geçildiğini belirtti.

Yiğit, yazısında özetle şunlara yer verdi:

Türkiye’nin İdlib’de görülmemiş bir hazırlığın içine girdiğine şahit olduk. 100’ün üzerinde askeri araç sevkiyatları günlerce devam etti, ama bu sevkıyatlar öncekilerden farklıydı.
 
Bir hafta önce kamuoyunun gündemini AKP’nin Libya savaşı meşgul etmişti, şimdi tekrar İdlib’de yükselen gerilimi konuşuyoruz. Son zamanlarda söylenegelen şey şuydu; Türkiye’nin dış politikasını takip edenler, projeksiyonu bir Libya’ya bir Suriye’ye tutmak zorunda kalacaklar. Öyle de oluyor. Şu an kapıda yine İdlib gerilimi var. Rus hava saldırılarının yeniden görülmesi ve Türkiye’nin artan sevkıyatları, İdlib’de askeri operasyonların yeniden başlayacağına işaret ediyor. 

Moskova’da ateşkes mutabakatının imzalandığı 5 Mart’tan bu yana Rusya ilk kez İdlib’de hava saldırıları gerçekleştirmeye başladı. Geçtiğimiz hafta sonu Lazkiye'nin kuzey kırsalındaki Kubeyna ve el Hadda tepelerini hedef aldı. Cebel Zaviye’de cihatçı grupların saldırıları ve Suriye ordusunun geri püskürtme hamleleri zaten belli aralıklarla devam ediyordu. Ancak ateşkesten sonra Rus savaş uçaklarının cihatçı hedefleri vurmaya başlaması dikkat çekti. 

Lazkiye’nin kuzey kırsallarındaki cihatçı hedeflerin yanı sıra, İdlib güneyinden batı Halep hattına kadar mevzileri vuruldu. Bölgedeki bu tırmanışın, Türkiye'nin Libya'daki Hafter güçlerine karşı sağladığı ilerlemenin ve özellikle Watiyye üssünde Rus hava savunma sistemlerini hedeflenmesinin ardından gelmesi dikkat çekti. Rusya’nın İdlib cephesindeki bu baskın saldırısı, Türkiye’ye bir “uyarı” olarak yorumlandı. Çünkü İdlib cephelerinin tekrar açılabileceğine dair sinyalleri barındıran bu hamleler, ateşkesin ömrünün nihayete erebileceğinin mesajıydı. 

Türkiye de bunu görmüş olmalı ki, son günlerde İdlib’e benzeri görülmemiş askeri sevkiyatlar başlattı. 

Önce 23 Mayıs'ta Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, Türkiye-Suriye sınırını ziyaret etti. Beraberinde Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Güler, Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Ümit Dündar, Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Hasan Küçükakyüz ve Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Adnan Özbal ile birlikte Hatay'a giderek Suriye sınırına geçen Akar’ın bu ziyaretinden sonra, sınır hattına hava savunma sistemi kuruldu. Bu sisteminin kurulmasının, sadece yaklaşmakta olan bir savaşın öngörülmüş olmasıyla açıklanabileceği söylendi. Nitekim sonrasındaki gelişmeler bunu doğrulayan nitelikteydi. 

Çünkü Türkiye’nin İdlib’de görülmemiş bir hazırlığın içine girdiğine şahit olduk. 100’ün üzerinde askeri araç sevkıyatları günlerce devam etti, ama bu sevkıyatlar öncekilerden farklıydı. 16 saldırı ve savunma aracının yanı sıra bu kez TSK İdlib’de, ABD yapımı bir MIM23-HAWK orta menzil hava savunma sistemi de kurdu. Ayrıca Idlib bölgesindeki kontrol noktalarına 6 adet "M110 A2-203 mm obüs sevk edildi. Basında çıkan haberlere göre, son 10 gün içinde Islahiyye’deki 106 Topçu Alayı’ndan Hatay’a nakledilen bu ağır silahlar ilk kez Suriye topraklarına giriyor. Böylelikle TSK, İdlib’de Orta Menzilden – Yüksek İrtifa’ya kadar koruma sağlayabilen mini bir hava savunma şemsiyesi kurmuş oldu.

Bütün bu hazırlıklar, Suriye ile ertelenmiş olan bir savaş için mi, yoksa hem Suriye hem de Libya dosyasını pazarlık etmek için Rusya ile İdlib’de kılıçlar mı çekilecek? 

Türkiye’nin bu yoğun sevkıyatlarla uzun vadede ne kurguladığını tahmin etmek zor, ama öyle görünüyor ki, bu hareketlilik basit bir restleşmeden ibaret değildir. Yani ufukta yine İdlib savaşı var... 

Hatta sahadaki cihatçıların da bu yönde hazırlıklarını tamamladıklarını görüyoruz. Geçen salı günü Türkiye yanlısı Suriye Kurtuluş Cephesi, Cebel Zaviye’nin doğusunda yer alan köy ve beldeleri “askeri bölge” ilan etti. Sivillerin bu bölgeyi derhal boşaltmaları ve çarşamba gününden itibaren hiçbir sivilin buralara giriş yapmaması istendi. 

SMO’ya bağlı askeri kaynaklar, Suriye ordusu ile Rusya’nın bölgedeki artan takviyelerinin yaklaşmakta olan bir savaşın habercisi olması sebebiyle bu kararın alındığını söylüyorlar. İlan edilen askeri bölge, Cebel Zaviye’nin doğusunda yer alan Benin- Farkiye arasındaki köy ve kasabaları kapsıyor. Rus savaş uçakları da bu bölgeye yoğunlaşmış durumda. Ama gelişmeler bununla da sınırlı değil. Bunu Rusya’nın Suriye Hava Kuvvetleri'ni güçlendirme hamleleri takip etti. 

Rusya, Suriye hava gücünün manevra kabiliyetini pekiştirmek üzere Şam’a askeri desteğini genişletti. Rus Savunma Bakanlığı, Suriye Hava Kuvvetleri’ni güçlendirme kararı aldığını açıkladıktan sonra geçtiğimiz hafta içinde, yeni modifiye edilmiş bir grup MiG-29 jeti Şam’a teslim edildi. Keza buna paralel olarak Hafter güçlerini desteklemek için Rusya’nın Suriye üzerinden Libya'ya sekiz savaş uçağı gönderdiği basına yansımıştı. Şimdi Hafter güçlerine teslim edilen MiG-29 savaş uçağının sayısının 16’ya yükseldiği söyleniyor. Yani Rusya eş zamanlı olarak hem Libya Ordusunu hem de Suriye Ordusunu MİG-29 jetleriyle donattı. 

Yakın zamanda medyanın gündeme taşıdığı “Putin Esad’dan vaz mı geçiyor” konusu uzun bir süre zihinleri meşgul ederken, şimdi Putin’in “terörle savaşta Esad’a olan desteğini en yüksek seviyeye taşıması” konuşuluyor.

Türkiye’nin ilgisini tümüyle Libya’ya yöneltmesinden dolayı muhaliflerin duydukları hoşnutsuzluğu da eklemek gerekir. Son zamanlarda Libya’ya paralı asker taşıyarak Suriye’deki militan gücünü zayıflattığı gerekçesiyle Türkiye’ye yönelik eleştiriler de artmaya başladı. Kimi muhaliflerin dediği şu; Rusya, Libya’nın bedelini Türkiye’ye ödetmeye hazırlanıyor. Bu konuda iki şeyi hedefliyor. Birincisi, Suriye ve Libya dosyalarını tek dosyada birleştirmek, ikinci olarak her iki ülkede de Türkiye’nin önünde duracağını ve geri adım atmayacağını göstermek istiyor.

Buradan bakınca, kimi Türkiye yanlısı grupların yaklaşmakta olan İdlib savaşından ve Türkiye’nin bu yoğun sevkıyatlarından beklentileri oldukça yüksek görünüyor. Hatta uluslararası topluma çağrılarını şimdiden başlattılar bile…

TSK’ya bağlı Suriye Milli Ordusu-SMO’nun Fırat Kalkanı bölgesindeki askeri lideri Mustafa Secari, twitter hesabında yaptığı paylaşımda “Rejim içinden doğrulanmış bilgiler ve sahadaki gelişmeler gösteriyor ki, İdlib savaşı hazırlıkları var. Rejim Babül Hava’ya ulaşmak amacıyla yeni bir savaş hazırlığı içindedir” diyor ve olası bir “insani felaket” konusunda uyarılarını yapıyor. 

Varsayalım ki “kazançlı takas” kurgusu var. Lakin bunun Türkiye açısından “kazanç” sayılabilecek hiçbir yanının olmayacağı açıktır. Çünkü her şeyden önce Türkiye yanlısı cihatçı grupların kendi aralarındaki rant kavgasının giderek genişlemesinden de anlaşılacağı gibi, Türkiye’nin hepsini kontrol etme yeteneği artık sanıldığı gibi güçlü değildir. İkincisi, Türkiye’nin Libya hayalleri uğruna bu cihatçıları Suriye’den taşımasının açığa çıkardığı öfke de görünür hale gelmiştir. Bütün bunlardan dolayı İdlib’de biriken cihatçı tehdit Libya kadar uzak değil, Türkiye’nin hemen yanı başındadır ve patlamaya hazır olarak duruyor. 

Diğer yandan Rusya’nın böyle bir takasa kapı aralayacağını kim söyleyebilir? Eğer bu yönde hayaller geliştiriliyorsa, muhtemel ki bunun dayanaklarını, “Rusya’nın Türkiye’yi karşısına almak istemeyeceği” tezi oluşturuyor. Evet, geçmişte defalarca görüldü ki Rusya, Türkiye ile doğrudan çatışmaktan hep kaçındı, hatta Şam yönetimini kızdıracak kadar tavizler de verdi. Ama son zamanlardaki yorumlarda şunun söylediğini görüyoruz; “Rus sabrı sonsuz değildir!..” 

Ürdünlü Siyaset Bilimci Orayb el Rentavi’ye göre, “Türkiye şu aşamada Rusların esnekliğini tekrar test edecek bir durumda değildir ve herhangi bir Türk hatası, Ankara açısından sadece Suriye’de değil, aynı zamanda Libya ve Doğu Akdeniz'de de "en kötü senaryoya" yol açabilir. Çünkü yazara göre “Sultan’ın hayalleri varsa, Sezar’ın da çıkarları var” ve sırf Türkiye’yi yanında tutmak için bunlardan vaz geçecek değil… Ayrıca Türkiye’nin taahhüt ettiği “radikalleri ılımlılardan ayırma” meselesini Ruslar son günlerde daha sık dile getirir oldular. Yani sıklıkla AKP’ye görevini hatırlatıyorlar. 

Hamide Yiğit'in yazsının tamamına buradan ulaşabilirsiniz