Kati Piri: Bu Türkiye ve bu AB ile mümkün değil!

AP Türkiye raportörü Kati Piri verdiği mülakatta Türkiye'nin üyeliğinin mümkün olmadığını söyledi.

Kati Piri: Bu Türkiye ve bu AB ile mümkün değil!

AP Türkiye raportörü Kati Piri DW Türkçe'ye verdiği mülakatta "Bu Türkiye ve bu AB ile Türkiye'nin üyeliği mümkün değil" dedi. Piri, "(Ankara) benden sonraki raportörlerle daha çok sorun yaşayacak" diye konuştu.

Piri mülakatta taslağını kendisinin hazırladığı, AP'nin Türkiye ile Avrupa Birliği arasındaki katılım müzakerelerinin askıya alınmasını öneren kararına ilişkin önemli açıklamalarda bulundu.

Türkiye hükümetinin AP kararını "değersiz, hükümsüz ve itibarsız" olarak nitelemesine ilişkin Piri, Ankara'nın AP’yi küçümsemesinin "akıllıca bir tavır olmadığını" söyledi.

Hollandalı raportör, AP'nin "gümrük birliği, vize serbestisi ve AB fonları konusunda mutlak yetkiye sahip olduğuna" dikkat çekti.

Ankara'dan kendisine gelen eleştirilere ilişkin de açıklamalar yapan Piri "Türk hükümeti beni sevmiyor olabilir ama benden sonra gelecek raportörle çok daha zor anlar yaşayacaklar" diye konuştu.

"Bu Türkiye ve bu AB ile Türkiye'nin üyeliği mümkün değil" diyen Piri üyeliğin ancak "değişik bir Türkiye" ve "daha etkin ve değişik bir AB" ile mümkün olabileceğini kaydetti.

Raporun iki mesajı var

Raporun ilk mesajı Türk hükümetine. Türkiye’de sadece insan hakları alanında sürekli kötüleşme ve ihlaller yaşanmıyor. Bunun ötesinde yeni anayasa var, ki bu anayasa bizim gözümüzde liberal bir demokrasiye uygun değil. Bu nedenle katılım müzakerelerinin resmen askıya alınmasını istiyoruz. Raporun diğer mesajı ise Türkiye tarihinin bu zor zamanlarında AB'yi yanlarında görmek isteyen Türkiye'deki milyonlarca insana yönelik. Kendilerine yanlarında olduğumuzu ve Türk sivil toplumunu desteklemeye devam ettiğimizi söylüyoruz. İnsandan insana temasın önemli olduğuna inanıyoruz. Temel haklara saygı konusunda baskı yapmak için gümrük birliğinin güncellenmesini kullanalım diyoruz. Dolayısıyla iki tarafa da mesaj içeren bir rapor.

Aşırı sağın raporu geçseydi adımı rapordan çıkartırdım

Alınan kararın Türkiye’de kimseye yardımcı olmadığını anlıyorum. Ama şahsım ve Avrupa Parlamentosu’ndaki çoğunluğun da kendimize ve vatandaşlarımıza karşı sorumluluklarımız var. AB Türkiye’deki mevcut hükümetle aynı masada oturup sanki bir Avrupa Birliği’ne katılım söz konusuymuş gibi yapmayı nasıl sürdürebilir? Türkiye gazeteci meslektaşlarınız için en büyük hapishane haline gelmişken…

Yani bizim için tüm kırmızı çizgiler aşılmış durumda. AB değerlerine de sadık kalmak zorundayız. Ankara’daki hükümet bu değerlere saygı duymaktan çok uzakta.

Buna karşılık, müzakereler askıya alındıktan sonra geri dönüş olmayacağından korkuyorlar. Dün oylama sırasında aşırı sağ ve EPP (Hristiyan Demokratlar) Türkiye’nin gelecekteki üyelik perspektifinin de elinden alınması için önergeler sundular. Bunlar geçmedi. Geçseydi adımı rapordan çıkartırdım. Türk hükümetine sert bir mesaj gönderilmesinden yanayım ama Türkiye halkına kapıların gelecekte de bir daha asla açılmayacağı mesajının verilmesine karşıyım.

AP'yi küçümsemek akıllıca değil

Bugün Parlamento'nun “Cumhurbaşkanı Erdoğan’la müzakereleri sonlandıralım” kararı, yeni Parlamento’da gümrük birliği veya vize serbestisiyle ilgili bir oylamaya yansıyabilir. Dürüstçe konuşmak gerekirse, şahsen Türkiye’yle tüm görüşmelerin sonlandırılmasını savunmuyorum. AB liderlerine çağrım daha fazla angaje olmaları. Fakat Türkiye’deki durumu olduğu gibi kabullenmiş görünüyorlar. Bunun Avrupa’nın yararına olduğunu sanmıyorum. Bu kıtada ekonomik açıdan istikrarsız, otoriter bir komşu istemiyoruz. Refah içinde ve demokratik bir Türkiye aynı zamanda bizim de çıkarımıza. AB’nin bu konuda gerçek bir stratejiye ihtiyacı var ve AB liderleri şimdiye kadar bunu ortaya koymakta eksik kaldı.

Türkiye beş yıldır raporlara 'hükümsüzdür' diyor

Son beş yılda, Türk hükümeti her zaman raporda sevmediği bir şeyler buldu ve raporu hükümsüzdür, bunu okumayız bile cümlesini kurarak geri gönderdi. İlk raportörlük yılımda müzakere başlıklarının açılmasını istediğimiz rapor da dâhil buna. Bu yılki tepkilerine "geri gönderme” bölümünü eklemeyi unutmuşlar sanırım. Belki de bu yıl ilk kez rapor Türk hükümeti tarafından kabul edilecek, göreceğiz. Tüm bunlar bir yana, Türk hükümetinin son beş yılda Avrupa Parlamentosu’na yönelik tavrını pek akıllıca bulmuyorum. AP AB’nin üç ana organından biridir. Vize serbestisi gibi Türk halkı için önemli olan konularda yetkilerimiz var. Türk hükümetinin AP’ye en azından son dört yılda takındığı tavır akıllıca değildi.

Üyelik ancak değişik bir Türkiye ve değişik bir AB ile mümkün

Sizinle çok dürüst konuşacağım. Kolay olmayacak. Mevcut 28 üyeli, oy birliğiyle karar alan, veto yetkisine sahip AB ile zor. Katılım sürecinde daha önce de gördük. Başlangıçta gerçekten müzakere etmiyor olmamız Türkiye’nin hatası değildi. AB’nindi, zira Kıbrıs’ın blokajı söz konusuydu. Bir ülke tüm müzakerelerin devamını veto edebildi. Dolayısıyla kolay bir süreç olmayacak. Fakat ben öncelikle Türkiye’nin demokrasiye geri döneceğine inanıyorum. Çünkü Türkiye içindeki sivil toplum gücünü gördüm. Mevcut durum ilelebet devam etmeyecek. AB'nin de bir yol bulması gerekiyor. Bugünkü haliyle işlemeye devam edemez. Vatandaşlarının beklentilerini bu haliyle karşılayamaz. Sonuç olarak bu Türkiye ve bu AB ile mümkün değil. Değişik bir Türkiye ve umarım gelecekte daha etkin ve değişik bir AB ile evet. İşte o zaman bir perspektif olacağına inanıyorum. Bu kaç yılda olur diye sormayın. Ben muhtemelen o tarihte politika dışında olurum ama bu perspektifin var olmasını gerçekten ümit ediyorum.