İHD: Kadın cinayetlerinde Diyarbakır birinci sırada

Covid-19 pandemisi ile kadına yönelik şiddetin katlanarak arttığına dikkat çeken İHD Diyarbakır Şubesi Kadın Komisyonu, bu yıl her gün ortalama üç kadının katledildiğini vurguladı.

İHD: Kadın cinayetlerinde Diyarbakır birinci sırada

İnsan Hakları Derneği (İHD) Diyarbakır Şubesi Kadın Komisyonu, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele ve Dayanışma Günü dolayısıyla, Kürt kentlerine ilişkin hazırladığı “kadına yönelik şiddet raporunu” bir basın açıklaması ile kamuoyuna duyurdu.

“Eril siyasetin tüm uygulamaları, kapitalizmin devam edebilmesi için kullanılan tüm araçlar, eşitsizlik, savaş ekonomisi, tekrar tekrar üretilen şiddeti meydana getirmektedir” denilen açıklamada, bunlara ek olarak tüm Dünya’yı etkileyen Covid-19 salgını döneminde şiddetin katlanarak arttığı ve kadınların daha fazla sömürüldüğü belirtildi.  

Açıklamada, şu ifadelere yer verildi:

“Normal zamanda bile kadına karşı şiddeti önleme mekanizmaları doğru düzgün işlemezken, kadınlar salgın nedeniyle aylarca kendisine şiddet uygulayan erkekle aynı evde kalmak zorunda kaldı. Kadınlar bu dönemde, şiddete daha çok maruz kaldı ancak seslerini dahi duyuramadılar. Olanak bulabilen bazı kadınlar, sosyal medya üzerinden yardım isteyebildi. Pandemi koşulları ağırlaşarak devam etmektedir. Bu dönemde şiddete maruz kalan kadınların kolay erişebileceği özel başvuru ve koruma mekanizmaları bir an önce geliştirilmelidir.”

“Bu yıl da her gün ortalama üç kadın katledildi”

“Bu yıl da ne yazık ki, her gün ortalama üç kadın katledildi” denilen açıklamada, “Kadınlar boşanmak istedikleri eşleri, ayrılmak istedikleri partnerleri, ağabeyleri, babaları ve en yakınlarındaki erkekler tarafında şiddete maruz kaldı veya öldürüldü. Ev içi şiddet, ev içi taciz çoğu zaman yargıya taşınamamakta, ev ve aile içinde konu kapatılmaktadır. Yargıya taşınabilen vakalarda failler, genel olarak iyi hal ve tahrik indirimi gibi nedenlerle hafif cezalar almaktadır. Yetkili polisler, çoğu vakalarda ev içi şiddeti ailenin özel durumu olarak ele almakta, gerekli yasal işlemleri yapmadan, kadına nasihat ederek onu şiddet ortamına geri göndermektedir. Taciz ve tecavüz faili kolluk güçleri ise adeta cezasızlık zırhı ile korunmaktadır. Zaynal Abarakov ve Musa Orhan bunun son örnekleri oldu. Her iki kişi kamuoyu vicdanında mahkum olurken, yargı süreçleri skandala dönüştü” ifadelerine yer verildi.

Açıklamada şunlar kaydedildi:

“Kadınları katledenlerin cesareti ise cezasızlık politikasının ürünüdür. Çünkü yargı ve siyaset önce kadını suçlamakta, toplumsal cinsiyet rollerinin dışına çıktığını ima etmektedir. Mahkemelerde yargı ve katillerin avukatları kadınların yaşamlarını sorgulamaktadır. Tüm bu durumlar yetmezmiş gibi Kadına Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesine ve Bunlarla Mücadeleye dair sözleşme olan İstanbul sözleşmesinin hükümlerine uyulmamaktadır. Bu sözleşme adeta yok sayılmakta ve sözleşmenin anti propagandası yapılmakta ve kaldırılması için her türlü girişimde bulunulmaktadır. Oysa 2011 yılında imzalanmış olan bu sözleşme Türkiye Anayasasındaki hükümlerle eş değerdir. Aile/ yuva dağıtmaktan ziyade kadını ve yaşamını koruyan birçok unsuru içermektedir. Sözleşmenin iptali yerine etkin olarak uygulanması tartışılmalı, eldeki olanaklar bunun için kullanılmalıdır. Aksi halde her yıl ortaya çıkan bu vahim tablolar artmaya devam edecek, birçok kadın yaşamını yitirecektir.”

“42 kadın katledildi 33 kadın ihtihar etti, 35 kadın şüpheli şekilde öldü”

İHD Diyarbakır Şubesi Kadın Komisyonu, Kürt kentlerinde yaşanan kadın ölümlerine ilişkin bilançoyu da paylaştı.

Buna göre, 25 Kasım 2019- 25 Kasım 2020 tarihleri arasında, aile içi ve toplumsal alanda gerçekleşen erkek şiddeti sonucu, 42 kadın katledildi ve 33 kadın ihtihar sonucu yaşamını yitirdi. 35 kadın ise şüpheli bir biçimde ölü olarak bulundu.

undefined

Aile içinde; 19 kadın ateşli silahlarla, 5 kadın kesici-delici silahlarla, 2 kadın darp edilerek katledildi.

13 kadın ateşli silahlarla, 10 kadın kesici-delici silahlarla ve 14 kadın darp edilerek ve 1 kadın kaynar su ile yakılarak yaralandı.

Toplumsal alanda; 10 kadın ateşli silahlarla, 3 kadın kesici-delici silahlarla ve 2 kadın tespit edilemeyen bir şekilde katledildi.

1 kadın ateşli silahlarla, 2 kadın kesici-delici silahlarla, 7 kadın darp edilerek yaralandı.

undefined

Açıklamada, “Biz kadınlar, her alana uzanan cinsiyetçiliğin ve eril zihniyetin yarattığı şiddet kültürüyle karşı karşıyayız. Buna son verilmesi için çağrı ve taleplerimizi bir kez daha tekrarlıyoruz: Devlet kadına karşı şiddeti önlemek için her türlü tedbiri almakla yükümlüdür. Toplumsal Cinsiyet Eşitliğini, toplumun tüm kesimlerine yaygınlaştırmak için politikalar üretmelidir. Cinsiyete dayalı ayrımcılığı ortadan kaldırmalıdır. Kadına karşı şiddet uygulayan failler hakkında etkili ve caydırıcı cezalandırma yoluna gidilmeli ve cezasızlık politikalarından vazgeçilmelidir” sözlerine yer verildi.

undefined

“İstanbul Sözleşmesi devlete yükümlülükler yüklemiştir”

İstanbul Sözleşmesinin 5 Maddesi ile devlete yükümlülükler yüklediği hatırlatılan açıklamda, bu yükümlülükler şöyle sıralandı:

1) Taraflar kadınlara karşı herhangi bir şiddet eylemine girişmekten imtina edecek ve devlet yetkililerinin, görevlilerinin, organlarının, kurumlarının ve Devlet adına hareket eden diğer aktörlerin bu yükümlülüğe uygun bir biçimde hareket etmelerini temin edeceklerdir.

2) Taraflar, devlet dışı aktörlerce gerçekleştirilen ve bu Sözleşmenin kapsamı dâhilinde ki şiddet eylemlerinin önlenmesi, soruşturulması, cezalandırılması ve bu eylemler nedeniyle tazminat verilmesi konusunda azami dikkat ve özenin sarf edilmesi için gerekli yasal ve diğer tedbirleri alacaklardır.

Açıklamanın sonunda, “İHD’li kadınlar olarak, kadına karşı şiddetle mücadeleye tüm gücümüzle devam edeceğiz. Kadına yönelik şiddet politiktir! Kadına şiddete hayır diyoruz!"

Rudaw