HDP'ye yargı üzerinden tehdit: Kapatma istemli başvuru Yargıtay radarında iddiası

HDP'ye yargı üzerinden tehdit: Kapatma istemli başvuru Yargıtay radarında iddiası

HDP'li Diyarbakır, Van ve Mardin belediyelerine "teröre destek" iddiasıyla kayyım atanırken farklı belediyelere de benzer uygulamanın geleceğine dair haberler basına yansıyor.

Bu süreçte iktidarın en güçlü destekçisi olarak öne çıkan Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek, işi biraz daha ileri taşıyarak "HDP kapatılmalıdır" çağrısı yapıyor.

Perinçek'in bu söyleminin ardında bu yönde bir plan hazırlığı olduğuna dair iktidar medyasında dikkat çeken bir yazı kaleme alındı.

Sabah Gazetesi Ankara Temsilcisi Okan Müderrisoğlu, HDP'nin kapatma istemiyle Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'nın radarında olduğunu yazdı.

Müderrisoğlu, "Devlet aklı, HDP'yi, Kürt kökenli vatandaşların bir bölümü için siyasal açıdan kendini ifade etme kanalı olarak açık tutmayı tercih etmektedir" görüşünü öne sürerken, "Buna karşın HDP, etnik temelli siyasette ısrar etmekte ve terör örgütü ile arasına mesafe koymak bir kenara, devlete karşı meydan okumayı sürdürmektedir" ifadesini kullanıyor.

"Kayyum atanan üç büyükşehir belediyesi ile ilgili son kararı yorumlayabilmek için dört ana noktaya odaklanmamız gerekiyor" diyen Müderrisoğlu, bunları şöyle sıralıyor:

1- HDP'nin, anayasal sistem içindeki konumu.

2- Milli güvenlik doktrini. 

3- AB ile ilişkiler başta olmak üzere küresel koşullar. 

4- ABD'nin, Suriye'nin kuzeyine dair planları...

Müderrisoğlu, "Tavır böyle olunca yasal önlemlerle demokratik siyaset arasındaki gel git süreci devam etmektedir" diyor.

"Önceki İçişleri bakanlarının görev yaptıkları dönemin koşulları ve öncelikleri farklı olduğundan halihâzırda iş başındaki bakanda karşılık bulan cari güvenlik doktrini, teröristle mücadeleyi öncelemektedir. Son terörist etkisiz hale getirilinceye kadar mücadelenin devam edeceğine dair kesintisiz beyanlarla gerek HDP'ye gerekse onu destekleyen kitleye, 'Ya değişeceksiniz ya da sonuçlarına katlanacaksınız' mesajı verilmektedir. Böylece, silahla siyasetin ayrışmasına yönelik kararlılık korunmaktadır."

AKP, zamanında parti kapatma davasıyla gündeme gelen ve buna karşı bir siyasi hareket olarak kendini savundu yıllarca. Ancak gelinen noktada ulusalcı bir çizgiye kayan Erdoğan ve partisi, kayyım atamalarıyla yıllardır HDP'yi pasifize etmek için devletin tüm güçlerini seferber etmiş durumda.

Erdoğan, yine HDP'nin kapatılacağına dair söylentilerin çıktığı Mart 2015'te yaptığı bir konuşmada, "İlk defa burada açıklıyorum. Çok daha farklı biçimde açıklıyorum. Partiler kapatılmasın, suç işleyen kimse cezasını o çeksin" demiş ve şöyle devam etmişti:

"Ben partileri madem ki tüzel kişiliktir, gerçek kişiyle tüzel kişiliği birbirine karıştırmayalım. Hep nüktedir biliyorsunuz, tüzel kişiye ceza verilir mi ya? Ceza kime verilmesi lazım gerçek kişiye verilmesi lazım. Bir partinin başkanı suç işlediyse ver. Mesela şuanda iktidar partisinin yaklaşık 22 milyon seçmeni var. Siz bunu kapattığınız anda bu ne demektir 22 milyonu cezalandırıyorsunuz. Bu adalet mi? Ha tekrar yenisi kurulur ayrı mesele. Ama niçin yanlış adımı atıyorsunuz?"

Yazının tamamına buradan ulaşabilirsiniz.