Gürer: Erdoğan’ın göz kırpmalarıyla İstanbul’da Kürt seçmenin kafası karışırsa suçlu kim?

Yüksek Seçim Kurulu’nun İstanbul seçimlerini AKP’nin isteği üzerine iptal etmesi ile yeniden ittifak arayışları gündemde. 31 Mart’ta Ekrem İmamoğlu’nun kazanmasında önemli paya sahip olduğu söylenen Kürt oylarının akıbeti, son dönemdeki gelişmelerle merak konusu.

Gürer: Erdoğan’ın göz kırpmalarıyla İstanbul’da Kürt seçmenin kafası karışırsa suçlu kim?

Yüksek Seçim Kurulu’nun İstanbul seçimlerini AKP’nin isteği üzerine iptal etmesi ile yeniden ittifak arayışları gündemde. 31 Mart’ta Ekrem İmamoğlu’nun kazanmasında önemli paya sahip olduğu söylenen Kürt oylarının akıbeti, son dönemdeki gelişmelerle merak konusu.

Artı Gerçek yazarı Çetin Gürer, CHP’ye eleştiriler yönelterek, “Diyarbakır’ın Bağlar ilçesinde mazbata yüzde yetmiş beş oy alan HDP adayına değil de yüzde yirmi beş oy alan AKP adayı Hüseyin Beyoğlu’na tepside sunulduğunda demokrasi darbe yememiş miydi? Ya da Şırnak merkezde AKP, seçim hileleri ve seçmen kaydırma ile yüzde yetmiş oy aldığında her şey hukuka ve demokrasiye uygun muydu? Muş’ta, Ağrı’da vb. HDP’nin güçlü olduğu yerlerde AKP üç beş oyla kazandığında demokrasi darbe yememişti belli ki” ifadesini kullanıyor.

Muhalefetin Kürtlerle açıktan diyalog kurması gerektiğini söyleyen yazar, “Erdoğan’ın göz kırpmalarıyla İstanbul’da kimi Kürt seçmenin kafası karışırsa ve seçimleri AKP kazanırsa, bunda ne göz kırpan Erdoğan’ın ne de kafası karışan Kürdün kabahati olur, bilakis göz kırpmayı dahi beceremeyen CHP’li siyasetçilerin olur” uyarısı yapıyor.

Kılıçdaroğlu’nun, HDP’ye yapılanları demokrasiye vurulan bir darbe olarak görmediğini savunan yazar, “Türkiye’de artık, meşru seçimler yoluyla siyasal iktidarın değişeceği umutları tükendi. Oysa bu tükeniş, HDP belediyelerine kayyumlar atandığında başlamıştı” görüşünü dile getiriyor.

Çetin Gürer, “Otoriteryanizmden kurtuluşun ve demokrasiye geçişin anahtarı başta ana muhalefet partisi olmak üzere, tüm muhalefet partilerinin ortak bir demokratik cephede yan yana gelmesi, birlikte mücadele yürütmesi hatırı sayılır pek çok araştırmacının dikkat çektiği bir konu” derken, “YSK’nin kararının açıklandığı gün ile sekiz yıl aradan sonra avukatlarıyla ilk kez görüştürülen Abdullah Öcalan’ın kamuoyuna açıklanan mektubunun aynı güne denk gelmesiyle yaşanan tartışmalar. Ortaya atılan iddialar İstanbul’da Ekrem İmamoğlu’na oy vermiş 911 bin Kürt ve HDP’li seçmenin bam telini attıracak cinsten” vurgusunu yapıyor.

Yazar, bu tablo karşısında “AKP-Öcalan anlaştı” tezini öne sürenlere şu çağrıyı yapıyor:

“Madem öyle, Kılıçdaroğlu’na Erdoğan’ın bu oyununu cesur adımlarla neden bozmuyorsun; hala bir parlamento üyesi olan açlık grevindeki Leyla Güven’i ziyarete giderek neden bozmuyorsun; İmamoğlu’na neden Demirtaş’ı Edirne cezaevinde ziyarete gitmiyorsun diye sorabilecek kadar tefekkür sahibi değil misiniz? Madem Erdoğan Kürtleri manipüle ederek İstanbul seçimlerini kazanmaya oynuyor diye düşünüyorsunuz, insan bu durumda Kürtlere ‘yine anlaştınız’ iftirasını atmak yerine, Kılıçdaroğlu’nu ve CHP’yi Kürt sorunu ve barış konusunda adım atmaya, Kürtleri kazanma yönünde adımlar atmaya çağırmaz mı? Madem Erdoğan’ın Kürtlere “göz kırptığı’ ima ediliyor, peki neden Kılıçdaroğlu ‘göz kırpmıyor’ diye sorulmaz mı?”

“İstanbul’u kazanmanın hesabıyla Kürtlerin yaşadıklarını görmezden gelmeyi taktik sanabilirsiniz belki fakat Türkiye’nin geleceğini kurtarmanın Kürtleri kazanmaktan geçtiğini görmezden gelemezsiniz” diyen yazar, sözlerini şöyle noktalıyor:

“Şayet ‘16 milyon İstanbullunun oyuna talip olma’ söylemi böyle bir kabule dayanıyorsa, ne demokrasinin, ne Türkiye’nin geleceği İstanbul’unki kadar önemli değil ve bu hamasetten başka bir şey de değil demektir. O yüzden Erdoğan’ın göz kırpmalarıyla İstanbul’da kimi Kürt seçmenin kafası karışırsa ve seçimleri AKP kazanırsa, bunda ne göz kırpan Erdoğan’ın ne de kafası karışan Kürdün kabahati olur, bilakis göz kırpmayı dahi beceremeyen CHP’li siyasetçilerin olur.”