Aysel Tuğluk: Barışa karşı umudumuzu kaybetmememiz gerektiğini bir kez daha anladım

Aysel Tuğluk: Barışa karşı umudumuzu kaybetmememiz gerektiğini bir kez daha anladım

Karar gazetesi yazarı Elif Çakır, Aysel Tuğluk'un annesinin cenazesinin Ankara'da defnedilmesi sırasında bir grubun müdahale etmesi ve sonrasındaki gelişmeleri eleştiren yazısında Tuğluk'un telefon görüşmesi sırasında sarf ettiği sözlerini paylaştı. Tuğluk, toplumun gösterdiği tavrın kendisine umut verdiğini söyledi.

Elif Çakır, olay sırasında mezarlıkta bulunan Sırrı Sakık'la yaptığı görüşmeyi de ana hatlarıyla paylaştı. Sakık'ın "“Bakın benim eşim vefat ettiğinde belediyeden mezarlık izni alamamıştım. Belediye gömdürmemişti. Oğlumu kaybettim, aynı acıları yaşadım. Ancak bu şekilde bir saldırı, bir öfke ilk kez yaşanıyor. Bir cenaze gömüldüğü yerden çıkartılmamıştı.” dediğini aktardı. 

Çakır, Tuğluk'a Sakık aracılığıyla başsağlığı dileklerini ilettiğini, ardından Aysel Tuğluk'un kendisini telefonla arayarak şunları söylediğini aktardı: 

“Keşke annemi tanımış olsaydınız. Çok büyük acılar yaşamış ve her daim barıştan yana olmuş bir anneydi. Askerlerin şehit cenazeleri geldiğinde gözyaşları dökerdi. En büyük temennisi bu ülkede yaşanan acıların bitmesi, bu ülkeye barışın, uzlaşının gelmesiydi. Bunu görmek istedi.”

Annemin cenazesine yapılan saldırı büyük bir vahşet. Ancak bu saldırıya karşı toplumdan tek ses halinde gelen lanetleme, kınama beni umutlandırdı. Annemin cenazesi umut ederim ki bazı şeyleri sorgulamamıza gözden geçirmemize sebebiyet versin. Barışa karşı umudumuzu kaybetmememiz gerektiğini bir kez daha anladım. Çözüm süreci bitmemiş olsaydı bunu yaşamamış olabilirdik. Nasıl bu hale geldik. Biz de tabii ki barış sürecinin sekteye uğramasında büyük hatalar yaptık. İki tarafın da hataları oldu. Umarım annemin cenazesinde yaşanan bu hadise başka umutların kapısını açsın. Çünkü toplumsal uzlaşmadan başka, barıştan başka çıkış yolumuz yok.”

Aysel Tuğluk'un annesi, Hatun Tuğluk'un naaşı, Ankara'da müdahale sonrasında mezarından çıkarılarak ertesi gün Dersim'e toprağa verilmişti.