"Aksine tek çıkışın bağımsızlık olduğu fikrinin tüm Kürt dünyasında yaygınlaşmasını teşvik eder"

"Aksine tek çıkışın bağımsızlık olduğu fikrinin tüm Kürt dünyasında yaygınlaşmasını teşvik eder"

Karar yazarı Etyen Mahçupyan bugünü köşesinde Türk hükümeti ve muhalefetinin bağımsızlık referandumuna ilişkin tepkilerini eleştirdi.

Mahçupyan, Türkiye'nin şu an gösterdiği tepkilerin ne olası bir Kürt-Arap savaşını önlemeye hizmet ettiğini ne de Kürteri bağımsız devlet kurma hedefinden saptıracağını savundu. Aksin, tüm Kürtlerde, bağımsızlığın tek çıkar yol olduğu duygusunu teşvik edeceğini iddia etti.

Bindiğin dalı kesmek

"[...] Bu olay zaten istikrarsız olan Irak’ta yeni bir sayfanın açılması demek… Daha istikrarlı veya tersi bir noktaya gidip gidilmeyeceğini ise aktörlerin davranışları belirleyecek. Referandumun Irak anayasasına aykırı olduğunu söyleyenler, Irak merkezi hükümetinin aynı anayasaya göre IKBY ile ilişkisinde uyması gereken onlarca maddeye uymadığını da dikkate almalılar. Diğer deyişle referandum olmasa da, Irak böyle devam edemez ve bütünlüğünü koruyamaz durumdaydı. 

Kürtler de baskı ve tehditle durdurulamaz   

Diğer taraftan Barzani’nin çeşitli nedenlerle hırsa kapıldığından, stratejik bir hata yaptığından söz edebiliriz ama milliyetçiliğin gözünün ‘kör’ olduğunu bizzat kendi tarihimizden de biliyoruz. İş o noktaya geldiğinde, nasıl baskı ve tehditle Türkleri durdurmanın mümkün olmadığını düşünüyorsak, Kürtlerin veya diğer milletlerin de durdurulamayacağını öngörmemiz gerekir. Farz edelim ki bu adımdan sonra bir Kürt-Arap çatışması ihtimali arttı… İyi de, bizim kullandığımız taktikle bunu durdurmak mümkün olmamış gözüküyor. Demek ki biz de yanlış yaptık… Barzani’nin referandumu ertelemesi veya iptal etmesi için bir müzakere yolu vardı ve kullanılmadı. Irak merkezi hükümetinin de bazı şeylere ikna edilmesi gerekiyordu ve yapılmadı.

...

Türkiye etnik ve mezhepsel çatlak yaratıyor

Olayın başında Türkiye en avantajlı aktördü. Irak’ta bir denge unsuru olabilecek, hakemlik ve arabuluculuk yapabilecek tek güçtü. Şimdi ancak İran dolayımı ile denklemde yer alan bir ‘yabancı’ unsur olarak kalma tehlikesi ile karşı karşıyayız. Binali Yıldırım doğru bir tespitle “Etnik ve mezhepsel çatışmalar, derin siyasal ve toplumsal çatlaklar oluşturuyor ve terör örgütleri kan, şiddet, insanlık dışı eylemlerden oluşan bu çatlakları dolduruyor” demişti… Ama şimdi biz kendimiz bu türden bir çatlak yaratılmasına destek vermiş, en azından engelleyebilecekken engellememiş olduk.

...

Bu tutum bağımsızlık fikrini teşvik eder

Bu gerilimde muhalefet ise ilkel siyasete devam ediyor. Hükümetin nasıl olsa vaat ettiğini beceremeyeceğini umarak milliyetçilik çıtasını yükseltiyor. Böylece hep beraber irrasyonel bir tutumu ‘millileştiriyor’, Ortadoğu’da kendi bindiğimiz dalı kesiyoruz. Burada da durmuyor, Barzani’yi ‘duygusal’ olmakla suçlayıp kendimizi bunun dışında tutarken, “anlayacağı dilden konuşmayı biliriz” deyip Rudaw TV’yi Türksat’tan çıkarıyoruz…

Bir an için düşünün… Bu tutum IKBY’nin bağımsızlıktan vazgeçmesini sağlar mı? Yoksa tam aksine tek çıkışın bağımsızlık olduğu fikrinin tüm Kürt dünyasında yaygınlaşmasını teşvik mi eder?